失声痛哭 hıçkıra hıçkıra ağlamak
Explanation
形容因为极度悲伤而忍不住哭出声来。
Aşırı üzüntü nedeniyle istemsiz olarak yüksek sesle ağlama eylemini tanımlar.
Origin Story
在古代的中国,一个名叫李白的诗人,因为思念家乡,心中充满了忧愁和悲伤。当他看到一幅描绘家乡景色的画卷时,思乡之情更加浓烈,忍不住失声痛哭起来。他泪流满面,仿佛看到了家乡的山水、田园,听到了家乡人的歌声,闻到了家乡的炊烟。他悲痛欲绝,仿佛要把所有的悲伤都哭出来。
Antik Çin'de, memleketini çok özleyen ve hüzün ve kederle dolu Li Bai adında bir şair vardı. Memleketinin manzarasını gösteren bir parşömen gördüğünde, özlemi daha da arttı ve gözyaşlarını tutamadı. Gözyaşları serbestçe aktı, sanki memleketinin dağlarını ve nehirlerini, tarlalarını ve bahçelerini görüyor, insanların şarkılarını duyuyor ve ocakların dumanını kokluyordu. Çok üzgündü, sanki tüm üzüntüsünü ağlayarak dışarı atmak istiyordu.
Usage
当一个人遇到极大的悲伤时,会忍不住放声痛哭。
Bir kişi büyük bir üzüntüyle karşı karşıya kaldığında, istemsiz olarak yüksek sesle ağlayabilir.
Examples
-
她听到这个消息,失声痛哭起来。
ta tingdao zhege xiaoxi, shi sheng tong ku qi lai.
Haberi duyunca hıçkıra hıçkıra ağladı.
-
看到孩子受伤的样子,他失声痛哭。
kan dao haizi shoushang de yangzi, ta shi sheng tong ku.
Çocuğun yaralı halini görünce hıçkıra hıçkıra ağladı.
-
她失声痛哭,让所有人都听到了她的悲伤。
ta shi sheng tong ku, rang suoyou ren dou ting dao le ta de beshang.
Hıçkıra hıçkıra ağladı, herkes kederini duydu.