心如火焚 Yürek ateş gibi
Explanation
形容心里焦急万分,如同火烧一样。
Kalbin ateş gibi yanıyormuş gibi aşırı endişe ve sabırsızlığın hissini tanımlar.
Origin Story
话说唐朝时期,有一个名叫李白的诗人,他年轻的时候,怀揣着满腔抱负,千里迢迢来到长安,想要参加科举考试,实现自己的政治理想。可是,屡试不第,一次又一次的落榜,让他心如火焚。他常常独自一人坐在长安的街头,看着熙熙攘攘的人群,看着川流不息的车马,心中充满了失落和无奈。他感觉自己就像一颗飘荡在江河上的孤舟,找不到方向,找不到归宿。这时,一位老和尚走到他面前,给了他一句劝慰的话:人生不如意事十之八九,要学会坦然面对。
Tang Hanedanlığı döneminde Li Bai adında bir şair yaşadığı söylenir. Gençliğinde, büyük hırslarla uzaklardan Çangan'a geldi ve siyasi ideallerini gerçekleştirmek için imparatorluk sınavlarına girmek istedi. Ancak, tekrar tekrar başarısız oldu ve bu tekrarlayan başarısızlıklar onu endişeli ve huzursuz hale getirdi. Sık sık Çangan sokaklarında yalnız başına oturur, kalabalığı ve bitmek bilmeyen araba ve at akışını izler, hayal kırıklığı ve çaresizlikle dolu olurdu. Kendisini bir nehre savrulan yalnız bir tekne gibi hisseder, yönü ve sığınağı olmazdı. Tam o anda, yaşlı bir keşiş ona yaklaştı ve şöyle diyerek teselli etti: 'Hayatın hayal kırıklıkları ondan dokuzdur; bunlarla sakin bir şekilde başa çıkmayı öğren'.
Usage
常用作谓语、定语;形容心里焦急万分。
Sıklıkla yüklem veya sıfat olarak kullanılır; aşırı endişe hissini tanımlar.
Examples
-
他的心情心如火焚,怎么也平静不下来。
tā de xīnqíng xīn rú huǒ fén, zěnme yě píngjìng bù xiàlái.
Yüreği endişeden yanıyordu ve sakinleşemiyordu.
-
等候消息的日子里,他心如火焚,坐立不安。
děnghòu xiāoxi de rìzi lǐ, tā xīn rú huǒ fén, zuòlì bù'ān
Haber beklediği günlerde yüreği ateş gibi yanıyordu, huzursuz ve endişeliydi.