恋恋不舍 liànliàn bùshě Ayrılmaya isteksiz

Explanation

形容非常留恋,舍不得离开。

Birine veya bir şeye karşı güçlü bir bağlılığı ve onu bırakmaya isteksizliği tanımlar.

Origin Story

夕阳缓缓落下,将天空染成一片金红色。小明和小丽在公园里玩耍了一整天,堆沙堡,捉迷藏,玩得不亦乐乎。现在,该回家了。小明紧紧地抱着他心爱的玩具小熊,不肯放手,小丽依依不舍地挥舞着手中的气球,眼中含着泪水。他们恋恋不舍地告别,约定明天再见,然后各自回家,心里却充满了对彼此的思念。

xīyáng huǎnhuǎn luòxià, jiāng tiānkōng rǎn chéng yīpiàn jīnhóngsè. xiǎoming hé xiǎolì zài gōngyuán lǐ wánshuǎi le yī zhěngtiān, duī shābǎo, zhuō mícáng, wán de bù yì lèhū. xiànzài, gāi huí jiā le. xiǎoming jǐnjǐn de bào zhe tā xīn'ài de wánjù xiǎoxióng, bùkěn fàngshǒu, xiǎolì yīyī bùshě de huīwǔ zhe shǒuzhōng de qìqiú, yǎnzhōng hánzhe lèishuǐ. tāmen liànliàn bùshě de gàobié, yuēdìng míngtiān zàijiàn, ránhòu gèzì huí jiā, xīnlǐ què chōngmǎn le duì bǐcǐ de sīniàn.

Güneş yavaşça batarken, gökyüzünü altın ve kırmızı renklere boyadı. Mohan ve Sohan bütün gün parkta oynadılar, kumdan kaleler yaptılar, saklambaç oynadılar ve çok eğlendiler. Şimdi eve gitme vaktiydi. Mohan sevgili oyuncak ayısını sıkıca tuttu, bırakmak istemedi ve Sohan elindeki balonu isteksizce salladı, gözleri dolmuştu. İsteksizce vedalaştılar, yarın tekrar görüşmeyi vaat ettiler ve sonra her biri evine gitti, ancak kalpleri birbirlerine olan özlemiyle doluydu.

Usage

表示对人或事物的依恋和不舍。

biǎoshì duì rén huò shìwù de yīliàn hé bùshě.

Birine veya bir şeye karşı duyulan bağlılığı ve onu bırakmaya duyulan isteksizliği ifade etmek için kullanılır.

Examples

  • 夕阳西下,我们恋恋不舍地离开了美丽的乡村。

    xīyáng xīxià, wǒmen liànliàn bùshě de líkāile měilì de xiāngcūn.

    Gün batarken, güzel kırsalı isteksizce terk ettik.

  • 分别之际,他恋恋不舍地与朋友告别。

    fēnbié zhī jì, tā liànliàn bùshě de yǔ péngyǒu gàobié.

    Ayrılık anında, arkadaşlarıyla isteksizce vedalaştı。