旁若无人 Kayıtsız
Explanation
形容一个人行为处事不考虑周围的人,或者说完全不把周围的人放在眼里,表现出一种傲慢、自以为是的态度。这个成语出自《史记·刺客列传》,形容荆轲和高渐离在燕市饮酒作乐,旁若无人。
Bu atasözü, bir kişinin çevresindeki insanları düşünmediğini veya onları tamamen görmezden gelerek kibirli ve kendini beğenmiş bir tavır sergilediğini anlatır. Atasözü, “Büyük Tarihçi Kayıtları”ndan (Şıcı) gelir ve Jing Ke ile Gao Jianli'nin Yan şehrinde içip eğlendiklerini, çevrelerindeki dünyanın farkında olmadıklarını anlatır.
Origin Story
战国末期,燕国太子丹为了刺杀秦王,派荆轲前往秦国。荆轲是一位很有才华的刺客,精通剑术,也擅长音乐。他经常和他的朋友高渐离在燕国首都的集市上喝酒唱歌,两个人玩得很开心。他们常常唱歌唱到忘我,旁若无人,引得许多人围观。有一天,荆轲和高渐离在酒馆里喝酒,唱着欢快的歌曲,酒过三巡,两人便开始谈论起刺杀秦王的计划。高渐离担心荆轲的安全,劝说他放弃这个危险的计划,但是荆轲却坚定地说:“为了天下苍生,我义不容辞!”高渐离见荆轲如此坚决,也只好支持他的决定。
Savaşan Devletler Dönemi'nin sonlarında, Yan Prensi Dan, kralı öldürmek için Jing Ke'yi Qin eyaletine gönderdi. Jing Ke, kılıç ustalığı ve müzikte yetenekli, çok yetenekli bir suikastçıydı. Sık sık arkadaşı Gao Jianli ile Yan başkentinin pazarında içki içer ve şarkı söylerlerdi, ikisi de çok eğlenirdi. Çoğu zaman çevrelerindeki dünyanın farkında olmadan, o kadar coşkuyla şarkı söylerlerdi ki, birçok insan onları izlemek için toplanırdı. Bir gün, Jing Ke ve Gao Jianli bir handa içki içerken, neşeli şarkılar söylüyorlardı. Birkaç kadeh şaraptan sonra, ikisi de Qin Kralı'nı öldürme planlarını tartışmaya başladılar. Gao Jianli, Jing Ke'nin güvenliği konusunda endişelendi ve onu bu tehlikeli plandan vazgeçmeye ikna etmeye çalıştı, ancak Jing Ke kararlı bir şekilde şunları söyledi: “Dünya için, görevimi yerine getirmeliyim!” Gao Jianli, Jing Ke'nin ne kadar kararlı olduğunu görünce, kararını destekledi.
Usage
这个成语用来形容一个人做事不顾及周围的人,或者说完全不把周围的人放在眼里,表现出一种傲慢、自以为是的态度。在日常生活中,我们应该避免旁若无人,要学会尊重他人,才能更好地与人相处。
Bu atasözü, bir kişinin bir şey yaparken çevresindeki insanları umursamadığını veya onları tamamen görmezden geldiğini anlatmak için kullanılır. Bu, kibirli ve kendini beğenmiş bir tavır sergiler. Günlük hayatta, çevremize karşı kayıtsız olmaktan kaçınmalı ve insanlarla daha iyi geçinmek için başkalarına saygı duymayı öğrenmeliyiz.
Examples
-
他做事总是旁若无人,一点也不顾及别人的感受。
tā zuò shì zǒng shì páng ruò wú rén, yī diǎn yě bù gù jí bié rén de gǎn shòu.
Her zaman etrafta kimse yokmuş gibi davranır ve başkalarının duygularını umursamaz.
-
他在台上演讲,旁若无人,侃侃而谈。
tā zài tái shàng yǎn jiǎng, páng ruò wú rén, kǎn kǎn ér tán.
Sahnede konuşma yapıyordu, izleyicileri görmezden gelerek, özgürce ve etkili bir şekilde konuşuyordu.
-
他虽然身处喧嚣的闹市,却旁若无人,沉浸在自己的世界里。
tā suī rán shēn chǔ xuān xiāo de nào shì, què páng ruò wú rén, chén jìn zài zì jǐ de shì jiè lǐ.
Gürültülü şehrin ortasında olsa bile, çevresine kayıtsız, kendi dünyasına dalmış durumda.