欣喜若狂 Aşırı sevinç
Explanation
欣喜若狂,形容非常高兴,兴奋到了极点。
欣喜若狂, aşırı sevinç; coşkulu demektir.
Origin Story
话说唐朝时期,一位名叫李白的诗人,历经千辛万苦终于到达了梦寐以求的长安城。站在巍峨的城墙下,看着熙熙攘攘的人群,他心中充满了对未来的憧憬和希望。长安城,是当时世界上最繁华的都市,无数文人墨客都向往着这里。李白怀揣着满腹诗情,渴望在这里展现自己的才华,实现自己的抱负。然而,现实却并不如他想象的那么美好。他四处奔波,却始终未能得到朝廷的赏识。一次偶然的机会,他拜访了一位名叫贺知章的大诗人。贺知章读了他的诗作,惊为天人,赞叹不已。他欣喜若狂,仿佛自己多年的努力终于得到了回报。他激动地挥笔写下了一首诗,表达自己内心的喜悦和激动。从此,李白在长安城声名鹊起,成为一代诗仙。他用自己的才华,谱写了一曲曲动人的诗篇,为唐朝文化留下了浓墨重彩的一笔。
Söylendiğine göre Tang Hanedanlığı döneminde, Li Bai adlı bir şair, sayısız zorluğun ardından nihayet hayallerindeki şehre, Chang'an'a ulaştı. Şehrin yüksek surlarının altında durup, kalabalık insanları izlerken, kalbi geleceğe dair beklenti ve umutla doldu. Chang'an o dönemde dünyanın en gelişmiş şehriydi ve sayısız alim ve şair orada olmayı hayal ediyordu. Şiiriyle dolu kalbiyle Li Bai, yeteneğini göstermeyi ve burada hedeflerine ulaşmayı arzu ediyordu. Ancak gerçeklik, hayal ettiğinden çok daha farklıydı. Şehrin sokaklarında dolaştı, ancak imparatorluk sarayından hiçbir zaman takdir görmedi. Tesadüfen, He Zhizhang adlı büyük bir şairi ziyaret etti. He Zhizhang şiirlerini okudu ve hayrete düşerek, durmaksızın övdü. Yıllardır süren çabalarının sonunda karşılığını bulmuş gibi aşırı derecede mutlu oldu. Heyecanla, duyduğu sevinci ve coşkuyu anlatan bir şiir yazdı. O zamandan itibaren Li Bai, Chang'an şehrinde ünlendi ve bir neslin ölümsüz şairi oldu. Yeteneklerini kullanarak dokunaklı şiirler yazdı ve Tang Hanedanlığı kültüründe silinmez bir iz bıraktı.
Usage
通常用于描写人极度高兴的心情。
Genellikle birinin aşırı mutluluğunu tanımlamak için kullanılır.
Examples
-
听到这个好消息,他欣喜若狂。
ting dao zhe ge hao xiaoxi, ta xinxi ruokuang.
Bu iyi haberi duyunca çok sevindi.
-
比赛获胜,他欣喜若狂,激动地跳了起来。
bisa huosheng, ta xinxi ruokuang, jidong de tiao le qilai
Yarışmayı kazanınca çok sevindi, heyecanla zıpladı