骨肉相连 et ve kemik
Explanation
比喻关系非常密切,不可分离。
Çok yakın ve ayrılmaz bir ilişkiyi tanımlar.
Origin Story
从前,在一个小山村里住着两户人家,他们世代为邻,两家孩子从小一起长大,情同手足。两家大人也经常互相帮助,患难与共。后来,村里闹起了饥荒,很多人家都吃不上饭。其中一户人家更是因为家中孩子多,而无力承担,一家老小差点饿死。另一户人家得知此事后,立即将家中仅剩的粮食分了一半给邻居,帮助他们渡过难关。两家人互相扶持,最终一起走出了困境。他们的故事在村里传为佳话,人们都说他们就像骨肉一样相连,感情深厚,是真正的亲人。
Bir zamanlar, küçük bir dağ köyünde nesiller boyunca komşu olan iki aile yaşıyordu. Çocukları birlikte büyüdüler ve adeta kardeş gibiydiler. Yetişkinler, özellikle zor zamanlarda birbirlerine sık sık yardım ederlerdi. Daha sonra köyde bir kıtlık oldu ve birçok ailenin yiyecekleri yetmiyordu. Çok sayıda çocuğu olan bir aile özellikle etkilendi ve açlıktan ölmek üzereydi. Diğer aile bunu öğrendiğinde, kalan yiyeceklerinin yarısını komşularıyla paylaştılar ve krizin üstesinden gelmelerine yardım ettiler. İki aile birbirlerini desteklediler ve sonunda zorlukların üstesinden birlikte geldiler. Hikayeleri köyde efsane oldu ve insanlar, et ve kemik gibi bağlı olduklarını, çok yakın ve gerçek akrabalar olduklarını söylediler.
Usage
形容关系密切,不可分离。常用于形容亲属关系。
Yakın ve ayrılmaz bir ilişkiyi tanımlar, genellikle aile ilişkilerini tanımlamak için kullanılır.
Examples
-
他们兄弟二人骨肉相连,感情深厚。
tāmen xiōngdì èr rén gǔ ròu xiāng lián, gǎnqíng shēnhòu
Onlar kardeş, aralarındaki ilişki çok yakın.
-
患难见真情,这才是真正的骨肉相连啊!
huàn nàn jiàn zhēnqíng, zhè cái shì zhēnzhèng de gǔ ròu xiāng lián a
Zor zamanlarda gerçek kan bağı ortaya çıkar!